17 Kasım 2010 Çarşamba

Peki.



Yıldım, yorulmadım.
Hayır, asla. Yüzgeçlerim var benim, yorulmam ki.
Acı, çok keskin, net.
Sen ki... Tatlı su sarhoşu... Okyanus mu çarptı o şıpıdık aklını?
En tatlı suları görmüştün ya hani, zehir gibi tuzlularını da...
Hani kimse bir daha canını yakamazdı?
Geçmezmiş...
Çok acı var, hem de büsbüyük acı.
Eşit mesafe kuralı-y-dı!
Bir akşam... Mutlu bir renkti, devetüyü...
Yol ayrımında G.'yi seçtin. Birbirinizi B. sandınız oysa... Oysa, "we can..."
Derinler hep karanlık, bilmez miydin ki? Yine o korktuğun oldu.
Birilerinin kuralları, çizgileri... Hepsinden bilgeydin sen, hani artık bölemezdi kimse seni?
İyot istedi canın, okyanus rüzgarı özledin.
B.'ydi. B'ydin. Mendil salladın, gün saydın. Geceleri kolladın, saatler size düşmanken uyku seni tutmasın istedin. Öyle çok istedin ki, tutabilemedi. Okyanusları aştı, bir pusula oldu sonra, kalbin çok attı, deniz yıldızlarına anlattın. Hepsi bildi. Ne büyüktü kalbin, hepsi bildi. G. bilemedi. Bilmemeliymiş, istememiş bilmek. Kalbi de gözleri kadar yalan söylemiş, bitmişmiş-ler oysa...
Peki.
Kurallar yüzgeçsizlerin, okyanuslar benim...
Yorulmadım ama acıya kandım.
Peki.
"We can't have it"

0 Comments: