26 Şubat 2011 Cumartesi

Şarkı


Bir şarkı dinlersin.
İyi gelir önce, sonra dinlersin... Dinlersin.
Dinlersin, öylece.
Düşünmeden bilirsin ve yine hep bilirsin.
Tüm hayaller ortakmış, tüm acılar...
Tüm rüyalar aynıymış.
Savaşlar, güzeller ve de çirkinler.
Masallar da. Kışlar da ve hatta yazlar da!
Bir avuç tatlı su. Tüm düş bundan ibaretmiş.
İyottan arınmış tüm hücreler bir gün kendini yollara vuracak.
Aynı şarkıyı dinleyecek. Sadece yürüyecek, yüzecek...
Yüzgeçleri kanayana kadar!
Çünkü yollar varmış, tek başına gidilemeyecek yollar...
Ve aslında kendi kendine akan sular varmış...
Ama yollar da varmış, evet.
Ve yalnızken hiç olmayan korkular....
Varken hep varolan gerçekler ve kabuslar...

Bi gözümü kapatırım, diğeriyle ona bakarım.
Yalnızken varolan korkular da varmış, karanlıkmış.
Ve aslında onla ne kadar azmış siyah.
Gülümsemem hep mi kocamanmış?
Kim bilir!?
.......
Ne kadar da çocukmuşuz aslında...

16 Şubat 2011 Çarşamba

Dönüşüm



Pullarımız varmış.
Yıldız tozundan...
Bi de...

Bazen, bazenden biraz sık. Tebessüm olunca...
Sık sıkların arası sıklaştığında... Hep mutlu olunca...
Soru sormak bir oyun, kaçınılmazmış.
Durdum, sormuyorum. Bilmiyorum ki!
Kocaman bir kutup yıldızı bir anda mavi bir balığa dönüşürse sular altında neler olur?
Neler olabilir ki? Güzel olmayan neler olabilir?
Bilemeyince karışır mıymışım?
Kendimden başka dost balıklar varmış.
Öyle çok benlilik olmuştu ki... Bencilliği sevmez benliliğim, ama bilemez de.
Mavi balıkmış, lüfermiş... Hem bildirir hem de bilirmiş...
Bilmediğinden korkmazmış ki balık kısmısı, bildiğinden korkarmış.
Gece kabusları bilmelerden... Hem de hep bilmelerden. Tanıdık...
Mavi balık öyle bilge ki! Bunu da bildirdi.
Haklıydı çünkü... Bi yüzgeçli bilmediğinden korkmaz ki!
O halde binlerce, binmilyonlarca kez... Pulları ve de yüzgeçleri ve de hepsi...
Hoşgelmiş!
Ve yine hoşgelmiş...
Ve yine...
Bi de...
Yine!

8 Şubat 2011 Salı

Böyle miymiş?


Bir varmış, hep varmış...
Kırmızı balıkmışım, sarsakmışım...
Öyle çabuk kızar, hemen küsermişim...
Şimdi nasıl çabuk geçiyor her şey de bir o kalıyor?
Tozlar?
Evet birazcıcık yıldız tozu yuttum. Ne güzelmiş dedim, daha çok yuttum.
Sonra ellerim yok oldu, elleri oldu...
Sonra sonra...
Uzaklar eskisi kadar uzak değilken ve ben hala sarsak iken...
Akıllı olabilmek de varmış, uzakları aşmak da...
Elimde mendil yok.
Hiç sallamadım çünkü hiç gitmedi.
Gözlerimi öyle sıkı kapatmıştım ki karanlık hep karanlıktı bir zamanlar...
O zamanlar gitmeler ve gelmeler vardı.
Şimdi karanlıkta parlayan iki çift gözmüşüz.
Öyle gerçek, öyle çokmuşuz ki...
Biliyorum, çünkü gözlerimi açıyorum hala orada.
Gözümü kapatıyorum yine orada.
Bi kapıyorum...
Bi açıyorum...
Oh! İçim rahatlıyor, yine orada!