6 Ocak 2013 Pazar

Pamuk Şeker


Düşlerim şeker kokuyor.
Kulağıma dolan rüzgar uğultusu kötü rüyaları çağırdıkça kaçıyorum.
Minik bir kırmızı balıkken de hep korkardım.
Kuru dalların gölgeleri vururdu suyun yüzeyine...
Her rüzgar sudan bir parça daha sıcak alır götürürdü.
Yüzgeçlerim öyle acırdı ki.
Kış hiç yokmuş aslında yalnızca biraz daha az narinim şimdi. Hepsi bu.
Biraz daha az.
Kötü rüzgarlar hep var ama. Hep oldular.
Kabuslar tutmak istiyor.
Koluma, bacağıma yapışıyorlar.
Sonra ilerliyorum uyku perisinin peşinden, ses azalıyor...
Rüzgarın uğultusuyla birlikte uzaklaşıyor karanlıklar. Kutup yıldızı yüzgeçlerime hohluyor.
Sular bir anda ısınıyor.
İçim şeker saçıyor.
Yüzüm aydınlanıyor, dudağımın kenarında tebessüm.
Hoşgeldin!



1 Ocak 2013 Salı

Dilek Feneri


Öyle güzel bir geceydi ki ağaçların bile gölgeleri vardı.
Mehtapmış adı...
Geceyi gündüz yapan.
Gözlerimi kocaman açtım, daha çok göreyim diye sırf.
Olur da bir gün, ay gökten giderse hiç unutmayayım diye tekrar tekrar baktım.
Ne güzel aydınlık gece!
Günler de bitiyor, aylar da...
Neden yıllar bitince hem çok sevinir hem üzülürüz?
Bir balığın cevap bulamayacağı pek çok soru vardır.
Yirmi beşinci saat yeni bi gündür, sekizinci gün yeni bir hafta...
Neden bunun gibi, su gibi, gökyüzü gibi normal değildir biten yıl?
Neden gösterişlidir?
Hüzünlüdür?
Biten her yeni yıl, mehtap mıdır yoksa?

Bir dilek diledim.
Gökyüzünde hep mehtap olsun ve karanlığı da...
Güneşin gölgelerini sevdiğim kadar seveyim.