31 Aralık 2010 Cuma

Kutup Yıldızı



Kutup yıldızı hasta olmuş.
Çok düşündüm bahar gitse kış kalsa da o varken olurmuş.
Bir çözüm bulacakmış çünkü.
O iyi olursa kış bile geçermiş.
İyi gelen ne var ki! Ondan başka...


22 Aralık 2010 Çarşamba

Gündönümü


Gün olmuş.
Gece olmuş sonra ama çok bir başkaymış.
Upuzun olacakmış çünkü.
Bir kutup yıldızı demiş ki;
"Büyük büyük yıllar geçmiş. Ay, gündönümüne yetişmiş. Eğer yan yana olursak bahar gelecek!"
Uzun rüyalar bitmiş, uzun uykulardan en uzun geceye uyanmışım.
Kar küresine baharı getirecekse kutup yıldızını dinlemeli!
Çünkü o da en az bir yüzgeçli kadar iyi...
Kalpleri çok iyi olanlar çok üzülünce, çok yorulunca bahar gelirmiş.
Mutlu olsunlar diye sırf.
Yalancıktan değil, sahiden olsun ki hiç iz bırakmasın yaralar.
Geceyi kollamış minik ışıklar, daha uzun olsun diye... Ama bitmiş.
Sonra sabah olmuş ve bakmışlar ki bahar güneşi!
Ayı dünyaya yaklaştırmış, geceyi uzatmış ve baharı getirmiş kutup yıldızı...
Daha ne olsun!
E öyleyse...
O da hoşgelmiş!


17 Aralık 2010 Cuma

Miğfer



Bunun bir yolu olmalıydı ki zaten. Birileri düşünmüş olmalıydı.
Başka türlü olamazdı ki.
Böyle sürüp gidemezdi.
Kafam sıcakken daha azmış rüyalar, yüzler yabancıymış... Yabancı yüzler, tanıdık üzmeyen yüzler...
Bunun bir yolu varmış ki!
Akıldan çok akılcı olmalıymış... Kandırmacalar da neyin nesi? Sesler, rüyalarda uzun sohbetler...
Birazdan ısınırmış kafam, hepsi bitermiş. Deniz yıldızı kutup yıldızıymış şimdi, şimalmiş...
Çok üşüdük, çok bekledik ne de çokmuş da yorulmuşum, kıpırdamaz olmuş yüzgeçlerim.
Halbuki yorgunken bile ne çok mendil sallamıştık, ne güzel beklemiştik güneşi... Canım güneş olmuştu sonra. Pazar güneşi olmuş, şarkı olmuş sonra... Sonra sadece şarkı.
Üzdü, öyle üzdü ki tebessüm hep hüzün oldu, dudağımın kenarında izi kaldı.
Belki kafam çok ısınır, izi bile kalmaz belki bir gün, gün olur da bir gün... Hiç kış olmayana kadar yüzgeç sallarım yine...
Başka başka diyarlardan kartpostallar alırım, sadece tebessüm olurum yine...
Gün olur, güneş olur, yine kış olur ama hep olur...
Bi gün sadece gün olur.
Tebessüm olur.

16 Aralık 2010 Perşembe

Blue Skies



Gün yerli yerinde, rüyalar kadar aynı. Yüzler ve eller... Aynı.
Rüyalar bitsin diye gökyüzüne baktım, geceler büsbüyük olsun, mavi olsun, uyumak yok!
Yoruldu gözlerim çok yoruldu, sonra bir şarkı söyledim.
Bir şiir seçtim ve iyi gelmedi.
Çabaladı, vazgeçti.

"Tanıyordum elimden gelmiyordu
Yoksa ne güzel aldanacaktım"

Böyle havalarda yüzgeclerim iki yanıma düşüyor, kafamdan başka çalışan yok.
Çalışmasa o da aylak!
Hep bahar, hep kış olana kadar...
Uyusak hep kışsız diyarlara uyansak.
Balıklar da içer, şarabı ılık içsek sıcağını unutsak...
Sonra sonra kromajlı pırpır...



"Ben 11'le gideceğim sen 17'yle mi?"

9 Aralık 2010 Perşembe

Wild is the wind.


Ve kar küresinde tek pusula... Tek mendil.
Yabani, en az rüzgar kadar...


"love me love me say you do
let me fly away with you
we are creatures of the wind
wild as the wind
give me more than one carress
satisfy this hungriness
we are creatures of the wind
wild is the wind

you touch me
i hear the sound of mandoline baby
you kiss me
with your kiss my life begins

like a leaf clings to a tree
baby please cling to me
we are creatures of the wind
wild as the wind

you touch me
i hear the sound of mandolines
and you kiss me
with your kiss my life begins

love me love me say you do
let me fly away with you"



6 Aralık 2010 Pazartesi

Kış


Geceler uzun, kar küresinde daha da uzun.
Günler yorgunken gece şarkılar eşlik etse... Daha mı çabuk döner dünya?
Şarkılar, ellerim üşürken canımı yakar, ısındığında şiirler...
Bugün nefesim ısıtmaya, kalbim soğutmaya yetmedi.

-Dünya! Hızlan... Acelemiz var, üşüyorum. Ve bazen çok sıcak içim.

Unutmuş sanki, hatırlatsam da dönse. Yalandan değil. Sahici dönse!
Gözlerimi çok kapasam, dönsem dönsem... Dönsek!
Ayaklarım yorulduğunda bir avuç tatlı su... Kana kana içsem, okyanuslara kadar soluk olsa, hayat olsa, tat olsa...
"Bu karanlık böyle iyi" değil. Korkarım, çok korkarım. Biraz ışık olsun, biraz renk...
Dolunay olsun.
Şeker koksun gün gece, hayat olsun. Tat olsun.
Hemencecik bahar olsun...

1 Aralık 2010 Çarşamba

Kar Küresi




Dudağımın kenarında hüzün rengi. Ne de yakışmış!
Mis gibi renk yağarmış, parlak... Huzurmuş kar küresi.
Çok üzülünce kırmızı balıkların kozası olur, bir anda tertemiz okyanuslar gibi...
Uzaklarda bir yerlerde, beklediğim okyanus rüzgarı. Dalgalar ve kıyılar, temizler tüm kirlerimizi.
Yağsın renkler, ağır, sessiz.
Kimse gerçek, kimse masum, kimse çok değil.
Belki yine...
Çocuk oluruz belki, yine çocuk. Herkes olması gereken yerde. Saatler emanet... Zamanı gelmiş çoktan da varlar yok olmuş. Yine de varlar hep var. Uykusunda yok olsun, kar küresi dönüştürür. Acıtmaz. Uykumda alır, rüyalarım yine sadece rüya...
Sakın unutmasınlar, ben uyurken birazcıcık sallansın dünya, renkler hep yağsın! Yoksa geçmez ki kağıt kesikleri.
Dudağımın kenarında huzur rengi, bulur bir gün. Ne de yakışır, ne de sever... Bir bilse!
Düşümden sonra, uyandığımda... Uyumadan biraz biraz önce...
Kocaman soluklarım, kocaman adımlarım için...
Kocaman bir aferin bana.