Gün yerli yerinde, rüyalar kadar aynı. Yüzler ve eller... Aynı.
Rüyalar bitsin diye gökyüzüne baktım, geceler büsbüyük olsun, mavi olsun, uyumak yok!
Yoruldu gözlerim çok yoruldu, sonra bir şarkı söyledim.
Bir şiir seçtim ve iyi gelmedi.
Çabaladı, vazgeçti.
"Tanıyordum elimden gelmiyordu
Yoksa ne güzel aldanacaktım"
Böyle havalarda yüzgeclerim iki yanıma düşüyor, kafamdan başka çalışan yok.
Çalışmasa o da aylak!
Hep bahar, hep kış olana kadar...
Uyusak hep kışsız diyarlara uyansak.
Balıklar da içer, şarabı ılık içsek sıcağını unutsak...
Sonra sonra kromajlı pırpır...
"Ben 11'le gideceğim sen 17'yle mi?"
2 Comments:
bu da güzelmiş ki hepsi gibi..ama sanki en güzeli henüz yazılmamış olanı...şiirin ortalarında olduğuna göre sonuna bir şey kalmamış...
"sonunda şehre vardım gökyüzüne fişekler atıyorlardı
bir kalabalık vardı sarıydı utanmazdı geçkindi
böylesi daha yakışıyor bildiklerime
gün doğsun bir arınayım istiyorum
güneş tozlu caddeler kaygılarım beni bir arıtsın istiyorum
işte tam böyle istiyorum. "
bir de bakmışız pırpırlar başka başka... yakınmış sonu, gördüm ya gerisi kolaymış.
en güzeli senin yazmadığın...
bu da az güzelmiş, sonu biraz daha güzel...
bir şeycik kalmadı sanki:).
Post a Comment