17 Aralık 2010 Cuma

Miğfer



Bunun bir yolu olmalıydı ki zaten. Birileri düşünmüş olmalıydı.
Başka türlü olamazdı ki.
Böyle sürüp gidemezdi.
Kafam sıcakken daha azmış rüyalar, yüzler yabancıymış... Yabancı yüzler, tanıdık üzmeyen yüzler...
Bunun bir yolu varmış ki!
Akıldan çok akılcı olmalıymış... Kandırmacalar da neyin nesi? Sesler, rüyalarda uzun sohbetler...
Birazdan ısınırmış kafam, hepsi bitermiş. Deniz yıldızı kutup yıldızıymış şimdi, şimalmiş...
Çok üşüdük, çok bekledik ne de çokmuş da yorulmuşum, kıpırdamaz olmuş yüzgeçlerim.
Halbuki yorgunken bile ne çok mendil sallamıştık, ne güzel beklemiştik güneşi... Canım güneş olmuştu sonra. Pazar güneşi olmuş, şarkı olmuş sonra... Sonra sadece şarkı.
Üzdü, öyle üzdü ki tebessüm hep hüzün oldu, dudağımın kenarında izi kaldı.
Belki kafam çok ısınır, izi bile kalmaz belki bir gün, gün olur da bir gün... Hiç kış olmayana kadar yüzgeç sallarım yine...
Başka başka diyarlardan kartpostallar alırım, sadece tebessüm olurum yine...
Gün olur, güneş olur, yine kış olur ama hep olur...
Bi gün sadece gün olur.
Tebessüm olur.

2 Comments:

leb_lebi said...

kış olmayana kadar kanat çırpalım bence,yüzgeçler yalnız nefes aldırıyor,yaşatmıyor ki hiç..

LETHE said...

çok çırpalım hem de çok! uzaklar yakın olur, belki o zaman karları da sevebilirim kayarken:)