28 Eylül 2009 Pazartesi
Rapunzel Sorunsalı
24 Eylül 2009 Perşembe
Karşı Hane Senkronizasyonu!
Delinin biri var burda, tam karşıda... İçim acıdı; kime, neye bilemedim...Belli ki ikimiz de alışmaya çalışıyoruz. Derinlerde bıraktıklarımızı tetikledik birlikte. Küçük bir yoklamaydı sadece, korkacak hiçbir şey yok! Yeni bir suyun içinde, kimyası başka; eskisi kadar tuzlu ve yakıcı olmayan bir suda...Tatlı suya yatkın bünyeler için kendimizi yokladık bugün. Farkettik ki fazla tuz iki damla, dört damla derken...Akmış gitmiş! Ha bir de, bütün gün dinlediğimiz şarkıda farkettim... Korkarım gökyüzüne yakın bu yerde kırmızı balıklar iki oldu!
"Berrak sudaki kırmızı balığım
Sana canım demek için
Canımdan bir parçaya ışıksız gecelerin
Sessiz özgürlüklerini verdim
Gözlerinden sızan güvensizliği kuşkuyu
Hiç bu renk bir sevgiyle yenmedim
Ve güzelim sana sunduğum değerleri
Karşılıkların içinde büyütmedim
Dışı sevda içi zindan değilim artık...
Dışı sevda içi zindan değilim artık!"
22 Eylül 2009 Salı
Oksijensiz Hava Sahası...
Hayallerimi fazla yüksek tutmuş olabilirim. Fakat imkanlar zorlansa daha iyisini hak ettiğimi birileri fark ederdi elbet!
Fırıldak yok, portatif akciğer yok, öğütülmüş oksijene devam! Üstelik beğenmeyip çar-çur ettiğim nimeti artık idareli kullanmam şart. Benden ala yüzdüğünü fark ettiğim dışkım yakınmalarımın beni ne hale getirdiğini yüzüme vuruyor...
Arkamdan zokayı yuttuğuma dair dedikodular alıp yürümüştür. Hür irademle sıkıldığım derinliklerle bağımı kopardığımı bilebilirler mi? Pervane düşleyip başka derinliklerin peşine gitmişken bu kadar vasat bir sonuç! Karanlıklar ve boğucu yosun kokusundan kafayı buluyordum son günlerde. O kokuyla açılan zihnim intihar senaryolarıma bir yenisini daha eklenmişti. Karşıma çıkan bütün midyeleri yiyerek cıva ve kurşun zehirlenmesinden ölecektim. Hem yalnız ölmemek pek çok açıdan rahatlatıcı olabilirdi. Yine de bir umut yukarı koştum, dudaklarımı sınıra değdirdim. Belki kafamı uzattığımda sağımda solumda şişip duran zımbırtılarla değil de hava atan kabuk kafalı kaplumbağalar gibi nefes alabilirdim! Bir ara gözlerimi kapattım.Tombul bir parmak sırtıma değdi. Bir süre tereddüt edip sonra beni yakalamasına izin verdim. Kötü günler için bir intihar mektubu cebimde taşıyor olsaydım spekülasyonları önleyerek ortadan tamamen yok olmuş olacaktım! Canları cehenneme...
Sanırım kendi dışkıma alışmaya başladım. Tombul elli çocuk bana adrenalin vaat etti...Yüksekçe bir yerdeyim,bulutlar ve yıldızlar kocaman! Ne olursa olsun yakınmak yok. Burda ilk gecem ve ben katlanan kuyruğuma rağmen ilk defa uzun uzun gökyüzünü seyrederek bu anın tadını çıkaracağım!
9 Eylül 2009 Çarşamba
Take me somewhere nice!
8 Eylül 2009 Salı
Normal Ucubelerin Kralçesi Olmak!
7 Eylül 2009 Pazartesi
Kırmızı Balık Kaç Kaç!
Bundan sonra kısa cümleli uzun "zırva"ları gündüzleri kendilerini kamufle edebilen "normal ucube"lere adıyorum!
Şerefe!