11 Nisan 2010 Pazar

Acı Eşiği!



Tam yirmidört saati devirdik pek sevgili koca izim. Sana şu satırları yazmak yerine bir miktar vazelin sürmem lazım, evet. Bilinçsiz eylemler yaratığı olarak suya dayanıklı hayalleri gerçeğe dönüştürüyorum, pek şahane! Midemdeki yumruklar aşağıya doğru süzülürken seni biraz daha sindirmeye çalışıyorum. Sarınım epey yol katettik.


O kadar güçlüsün ki bir gün çatışma ihtimalimiz var. Seni hissetmek tuhaf! Garip bir dönüm noktasına koca bir çivi çaktım. Artık bundan sonrası olmasa da sen miladımsın, jübileye hazırım. Sahaları ruhsal olarak terkedeli çok oldu, sanırım fiziksel olarak idare ediliyorum. Bozuntuya vermeden hakeme kaş göz yapmalı! Söyle çalsın düdüğü, hazırım!


Pek sevgili koca izim. Eşikler hep yukarda kalınca hayat git gide basitleşiyor. Kafası dumanlı sarsak bir balık olarak yaşam hakkında net bir çıkarımım var. Bir boka benzemiyor! Haltmış gibi yaşayanlara selam olsun. Ben böyle de mutluyum. Büyümeden yapılan her türlü eylem ve bir ton güzel yaratık. Ve şimdi sen geldin, ardından başkalaşım... Halt olmadığını ilk öğrendiğimde bir miktar yalpaladığım şu hayatta artık vızıldayarak gelen tırıslayarak giden aksiyonları birlikte atlatacağız. Doğumunda gıkım çıkmadı, belirtmeden geçemeyeceğim. Takdir edildim, aferin bana. Görmeyen gözlerimin açığını kapatsın, bir daha kimse sırtımdan vurmasın diye arkamı kolluyorsun. İşin çok zor azizim... Çok zor! Sen olmadan götüremezdim, inan bana. Hoşgeldin!

0 Comments: