21 Mart 2010 Pazar

Mutluyum, mutlusun, mutlu!




Mutlu olunca farkettim. Zırvalar yarıya düşüyor. Neden mutluyum diye sormuyorum kendime, sormamalı da! Onu ararken sevimsiz şeyler bulabiliyorum, keyfim kaçıyor. Gereksiz her şeyi kendimle beraber eski yaşımda bıraktım. Açılmayan bir adet şaka paketini hayatı tersten yaşayan bir balığın eline verirseniz konfetileri elleriyle havaya atmak zorunda kalır. Çünkü sabırsızdır. Patlamasına izin vermez, herhangi bir kesici delici aletle oracıkta işini bitirir. Doğru yerden açılmayan paketler, anlık değişimler, kahkahalarla kesilen hapşırıklar, baskılı t-shirtler, totalde hiç büyüyememek...Diğerleri gibi olamamak şudur; sürprizi olamayan bir hayat. Peki!

Karşı taraf için sürpriz ya da şaka paketi olmayı ben seçmedim. Yaradılış gereği...Birileri nereden açıldığımı beni sıkarak, kurcalayarak, uğraşarak bulmak zorunda. Eğer sıkılırsanız arkanızdan üzülmez. Umursamaz...Kayıtsızlık kanıksanmıştır. Sabırsız davranıp keserseniz incinmez. Siz sevimsiz sürprizsiz donuk bir nesneden başka bir şey görmezsiniz. Oyunu kuralına göre oynarsanız... İşte o zaman konfetiler ve renkler hepimizin!

0 Comments: