Ne çabuk alışır oldum göçebeliğe! Portatif nakil gereçlere özenirken bir anda hem ergonomik hem portatif olmak... Ben yakın geçmişi habire unutan uzak geçmişle hesabı kapatmış bir balığım. Niye benle uğraşırlar anlamam! Akvaryum isteyen olmadı, hele hele ayılmayı... Diğerleri gibi olmayı... Hiç! Uzak geçmişi ve yakın geleceği hiç hesaba katmıyorum artık! Nakleden güç kimdeyse her nerdeyse hibe ettim. Tüm hafızam onundur! İki çakıl taşı ve cam kavanoza sattım hepsini...Hayırlar ola!
Cızırdayarak parlayan floresan lambalar var artık...Hava kabarcıkları...Tükürüğümle boğulmamak için suni destek! Ha bir de garipçe tıkırdayan bir saat! Okuma anları için... Nöbetler ne nöbetidir bilmem! Koğuşumu izlerken, beklerken ağır ağır saniyeler akıyor, her dakikada yorgun bir çatırtı! Çatırdayan dakikalar için koşan saniyeler...Yavaş, kendini bir önceki dakikadan sökerek diğerine taşıyor. Kokusu aynı cam misafirhanelerde balıklar gider...Balıklar gelir...Aynı floresanın altında okumalar, aynı floresanın karşısında yansımalar...O cızırdar, saniye koşar, dakikaya çatırdar! Baloncuklar patlar...Kediler doğar... Balıklar susar... Susar... "Su"-sar! "Sar"-sar!
Hayırlar ola!!
2 Comments:
blog renklerine ve görsellerine bayıldım, mail atmak istedim bulamadım, ey plaza insanı saklanma bu kadar bence. ben kurtuldum sıra içerdekilerde :)
Her metropol canlısı kadar bıkkın ve temkinli:)
Kurtulabildiğin için önünde saygıyla eğiliyorum.
Post a Comment