28 Mayıs 2010 Cuma

Uyuyan Prens(Es!)



"Pek yaşadın denemez, oysa her şey çoktan söylendi, çoktan bitti. Topu topu yirmibeş yaşındasın, ama yolun çizilmiş bile. Roller hazır, etiketler de:..."




"İyi akşamlar," dedi nazikçe.

"İyi akşamlar," dedi yılan.

"Bu geldiğim gezegenin adı ne?" diye sordu Küçük Prens.

"Dünya," diye yanıtladı yılan. "Burası da Afrika."

"Ya! Demek Dünya'da hiç insan yaşamıyor?"

"Burası çöl. Çölde insan olmaz. Dünya çok büyüktür," dedi yılan. Küçük Prens bir taşın üstüne oturdu, bakışlarını gökyüzüne çevirdi.

"Acaba," diye söze başladı. "Günün birinde hepimiz kendi yıldızımızı bulalım diye mi hepsi böyle birbirinden uzak. Örneğin şu benim gezegen. Tam üstümüzde ama ne kadar uzak!"

"Çok güzel," dedi yılan. "Seni buralara getiren nedir?"

"Bir çiçekle sorunlarım vardı," dedi Küçük Prens.

"Ya!" dedi yılan.

İkisi de sustular. Sonunda Küçük Prens, "İnsanlar nerede?" diye söze başladı. "Çölde insan çok yalnız hissediyor kendini..."

"İnsanların arasında da yalnızdır insan," dedi yılan.

Küçük Prens uzun uzun ona baktı.

"Sen komik bir hayvansın," dedi "Parmağım kadar kalınlığın..."

"Ama bir kralın parmağından bile daha güçlüyüm," dedi yılan.

Küçük Prens gülümsedi.

"Pek güçlü değilsin. Ayakların bile yok. Yürüyemiyorsun."

"Seni gemilerin götürebileceğinden daha uzaklara götürebilirim istersen," dedi yılan.

Küçük Prens'in ayak bileğine sarıldı, altın bir bilezik gibi.

Kime dokunursam, onu geldiği dünyaya geri gönderirim," dedi yine. "Ama sen masum ve içten bir çocuksun. Bir yıldızdan geliyorsun..."

Küçük Prens bir şey söylemedi.

"Senin için üzülüyorum. Bu granitten yapılmış Dünya'da ne kadar güçsüzsün," dedi yılan. "Sana yardım edebilirim. Eğer bir gün kendi gezegenini çok özlersen, ben..."

"Oo, seni anlıyorum," dedi Küçük Prens. "Ama niçin hep bilmece gibi konuşuyorsun?"

"Hepsini çözerim ben," dedi yılan.

İkisi de sustular sonra.

0 Comments: