4 Aralık 2012 Salı

Saklanma


Derinlerden yine merhaba.
Özlemiş miymişim?
Yoo... Hayır.
Kutup yıldızı yüzgeçlerimden tutup kaldırmasaydı buraların soğuğu hasta ederdi beni.
Yaşamazmışım ki ben.
Derinler şapşal balıkları sevmez. Yağlı, kocaman ve tehlikeli balıkların mekanıdır buralar.
Ben yalnızca soluk alırım, kimseye görünmeden saklanır nefes alırım.
Çok üzüldüğümde, karıştığımda, aklım almadığında ya da büsbüyük şeyler olunca...
Düşünmek lazımdır. Buralar düşünmek için iyi. Kafam üşüdükçe zihnim açılır.
Bazen de yorulmuştur aklım, üşüdükçe uyuşur, daha az düşünür.
Bu ara karıştı sanırım. Ama hem dinlenmeye hem de açılmaya ihtiyacı var.
Normalleşmekten korkuyorum.
Yüzgeçlerimi, solungaçlarımı, pullarımı kaybetmekten korkuyorum.
Yukarılardayken erimiş oksijeni özlüyorum, portatif ciğer beni insansılaştırdı.
Ellerim olmasından korkuyorum, en çok da ayaklarım olmasından...
Bir de saçmalamak yerine bızıldayan bir koca ağızdan...
Çoğalmaktan...
Yaşama karışmaktan...
Benim korkularım suyum bulandığında başlardı ya!
Hah! İşte tam da böyle.
Göz gözü, ben kutup yıldızını, dünya güneşi görmüyor.
Tüm suç, kışın mı ki acaba?

10 Kasım 2012 Cumartesi

Kutup Yıldızı Tesellisi


Bir kar tanesi gördüm düşümde.
"Oralar uzak, korkma. Sakın kızma!" dedi.
Öyle çok rüzgar, öyle çok yaprak vardı ki korktum uyanınca.
Oysa anlaşmıştık.
Ben güneye indikçe peşimi bırakacaktı kış.
Ne zaman sevmiştim ki onu? Hiç!
Bunu hep bildi. Alındı da ama kabullendi.
Çünkü bana hep mutsuzluk getirirdi ve hüzün canımın içindeyken daha güzeldi.
Yüzüm hüznü hiç sevmez.
Kaşlarım da sevmez.
Hüzün üşütür, kış üşütür...

Kutup yıldızı koyunları düşün dedi. Hep sıcak ve çok olan koyunları düşün.
Saydıkça hemencecik geçecek...
Haklı mıydı yoksa?
Bir...
İki...
Üç...
......
..............

21 Eylül 2012 Cuma

Uyku sözü


Her gece bir öncekinden daha çok huzur...
Her uyku bir diğerinden biraz daha derin ve güvenli.
Suların altı bunca güveni hiç bilmemişti. Ve denizler altında bu kadar huzuru saklayacak yer yok ki!
-Gökyüzü kocaman! Tüm huzurumuz sıkışır, minik yıldızlar olur, dedi kutup yıldızı.
Yukarı... Bunu bir kez denemiştim. Küçük bir akvaryum ve macera... Okyanusa kavuşmak zor olmuştu, bunu kutup yıldızından başka hiç kimse başaramazdı. Şimdi olmayanı da oldurabilir miydi?
-Gece uykuları senin nefesin, tüm nefesim senin nefesin. Erimiş oksijene ihtiyacın yok. Gökyüzü sadece ikimizin, dedi.
Uykusunda dedi hem de, her satırı doğruydu.
Biliyorum bir sırrı vardı.
Özgürleşecektik... Çünkü kromajlı pırpır... Gerçek oksijen...
Çok az kalmıştı! Sadece biraz daha gece, biraz daha uyku...

5 Eylül 2012 Çarşamba

Yazlar da geçer


Rüzgar çok.

Pullarım suda daha çok üşür oldu.
Çiçek ağacı da şaşkın.
Gün gelecek, Yaz kalmayınca hiç çiçek olmayacak.
Kocaman uzun kış, serilmesin üzerimize.

Yalvardım Yaz'a, çok işin yoksa kal dedim.
Yorulmadın mı gelmelerden ve gitmelerden?
Biraz daha kalsaydın ya!
Çok üşürüm ben.
Bunu herkesler bilir.

Üşürsem üzülürüm.

14 Nisan 2012 Cumartesi

Hani limon ağacı?



Birlikten yalan doğar. Ben demedim bunu, limon ağaçları...
Hep mi kandırırlar? Yoksa kalabalıklar mı hep aldatır.
Bazen ıssızlık iyidir çünkü.
Kalabalık güçlü eder, inanır, inandırır.
Yalandan da olsa...
Bahar gelmedi henüz.
Hani? Hiç yok ki!?

20 Ocak 2012 Cuma

Kafam Üşümesin



Soğukmuş diyorlar. Öyle duydum, yıldızlar söyledi.
Ben bilmem ki! Hissedemem, kafamda kutup yıldızı...
Takıldı saçıma. Yorgun mu yoksa?
Denizler altında sakin sessiz bi kış... Akıp gidermiş.
Bense bi dingin tebessüm.
O ise yorgun. Ben... Şaşkın mıyım ne!? Yok, tebessüm.
Üşümüyorum, yorgun değilim hiç. Güçlü oldum, önce iyi oldum, güzel oldum.
O yorulmasın ama hiç. Dinlensin saçlarımda. Sıcacıkmış hem, öyle sıcakmış ki kafam mutlu.
Ben mutlu...
Soğuk muymuş? Hiç de! O varken ellerim, ayaklarım, kafam... Hep sıcak.
Benim saçlarımsa yumuşacıkmış. Uyutur, dinlendirirmiş.
Hem de öyle çok uyuturmuş ki kutup yıldızı uyumaktan yorgun!
Ama kış bitecek, sonra bi bakmışım kutup yıldızı mavi balık.
Sonra bi daha bakmışım biz kırmızımavi balık.
Mevsim bahar.

15 Ocak 2012 Pazar

Sessiz sakin kış



Kış yok aslında.
Üşümek yok, hem biz sadece narinmişiz... Narindik sadece.
Havanın suçu yoktu ki!
Yıldızlar yoktu hem, yıldızların da suçu yok.
Biz artık güçlüyüz belki, belki ondan mı üşümüyorum artık?
Sadece ellerim ve ayaklarım... Yıldızları göremediğinden mi?
Yoo yooo, ellerim görür çünkü.
Belki bi onlar narinlermiş, büyümüşler yine de geçmemiş.
Üzülmüyorlarmış ama, sıcağı bilirlermiş de ondan.
Daha güzel günlerin daha güzel geceleri varmış.
Daha sakin daha sessiz kışlarmış, geceymiş... Varmış...
Sıcacık ayaklar, sıcacık eller varmış.
Beklemeyi bilirlermiş, yine de narinmiş...
Narinmişler...